Σάββατο 6 Απριλίου 2013

ΥΑŞAYAN EN ESKİ KİLİSELERDEN PANAGIA MUHLIOTISA

Fatih İlçesi'nde, Fener'de, Batı'da Firketeci Sokağı, Doğu ve Kuzey'de Tevkii Cafer Mektebi Sokağı ile çevrilidir. Moğol Kilisesi veya Kanlı Kilise adıyla da tanınır. Kilise, yüksek duvarlı, küçük bir avlunun Kuzeydoğusunda yer alır. Avlu duvarı, yapıya Kuzeyde batı, güneyde dogu köşelerde bitişir. Avlunun Güneybatısında Ayia Anna Ayazması bulunur. Kilisenin, eski bir manastırın yerinde bulunduğu ve tarihinin 10. yüzyıla kadar uzandığına ilişkin görüşler vardır. Burada bulunan mozaik ikonaların Patrikhane Kilisesi'ndekilerle benzerligi nedeniyle, bu kilisenin de 11. yüzyıl'da inşa edildiği ileri sürülür. 12. yüzyıla kadar Maria Akropolitissa'ya ait olan kilisenin bulunduğu manastırın mülkiyeti, bu dönemde VIII. Mihael'in (hd 1259-1282) kızı Maria Paleologina'ya geçmiştir. Yapının Mogol Kilisesi olarak adlandırılmasına ilişkin öykü, Maria Paleologina'nın Moğol Hanı Hulagu ile evlenmek için ülkesinden ayrılmasıyla başlar. Hulagu'nun 1264'te ölümü üzerine oğlu Abaka Han ile evlenmeye hazırlanırken, onun da 1282'de öldürülmesi nedeniyle İstanbul'a dönen Maria Paleologina, mülk edindiği manastırın yerinde kiliseyi inşa ettirir. Müller-Wiener , 1261 'de inşa edilen kilisenin, 1266'da büyütülerek, merkezde kubbe ve dört yarım kubbe ile örtülü plan tipinin uygulandığını, 1281'de de onarıldığını belirtir. R. Janin'e göre kilise, yeniden inşası sırasında, Modeste tarafından resimlerle bezenmiştir. A. M. Schneider, kilisenin 13. yy'ın sonunda "Muchlion'luların" (Tegea) yaşadığı semtte, "despoina ton Mogolion" adıyla inşa edildiğini, 1351'de "Moni tes Panagiotisses" olarak adlandırıldığını açıklar. Basit planlı ve merkezi çevreleyen yarım kubbelerin yonca yaprağı oluşturduğu yapıya, 14. asrın başlannda narteks de dahil çeşitli eklemeler yapılmıştır. Kilisede narteksin üç kubbesinden ikisinde mozaik izlerinin bulunduğu, doğu uçtaki tuğla işlemenin orijinal olabileceği, batıda sonradan yapılan onarımlarda eski malzeme kullanıldığı, çok sayıdaki nişin de Komnenos dönemi yapılarını çağrıştırdığı belirtilir. 1351 'de Patrikhane'nin denetimine geçen kilise ve manastır, II. Mehmed (Fatih) tarafından mimar Hristodulos'a verilmiştir. I. Selim (1512-1520) ve III. Ahmed (1703-1730) dönemlerinde kilisenin Rumların kullanımından alınması için başlatılan girişimler de II. Mehmed'in fermanı nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. Kilise, 1583'te Tryphon, 1604'te Paterakis, 1669'da Thomas Smith listelerinde yer almıştır. 17 yüzyıla gelindiğinde ise Moğol Kilisesi'ni camiye çevirmek için harekete geçilir. Bu girişim Kantemiroğlu tarafından engellenmiştir. 1633, 1640 ve 1729'daki yangınlarda harap olan ve onarımlar sonucu mimarisi farklılaşan kilise, kitabesine göre 1731'de restore edilmiştir. Muhliotissa Kilisesi, İstanbul'da fetihten önce inşa edilmiş ve günümüze kadar Rum Ortodoksların ibadet mekanı olarak işlevini sürdürmüş tek Bizans yapısıdır. Kilise orijinalinde ortada kubbe ve dört yönde yanm kubbelerin örttüğü, ''tetraconchos'' plan tipine sahip iken, çeşitli dönemlerde yapılan degişiklik ve eklemelerle farklılaştınlmıştır. Dışta kareye yakın düzgün olmayan dikdörtgen planlı ve kırma çatı ile örtülü kilisenin kuzeydoğusunda bulunan, sekizgen kaide üzerinde silindirik kasnaklı kubbenin örtüsü, basık konik çatıdır. Kuzeyinde ve güneydoğusunda orijinal planına uygun olan yapı, batısında ve güneyinde uzunlamasına büyütülmüştür. Kilisenin güneybatı köşesinde baldaken tipi çan kulesi vardır. Çan kulesi hizasında batıda yer alan kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı narteks, payeler ve bunlan bağlayan yuvarlak kemerli arkad ile avluda sınırlanır. İçte ve dışta tamamen sıvalı olan yapının güney cephesinde kaba yonu taş ve tuğla kullanımı görülür. Pencere kemerlerinin tuğla ile örüldüğü cephelerde yer yer devşirme malzeme vardır. Kilisenin örtü sisteminde, duvar payelerini bağlayan yuvarlak kemerlerin oluşturduğu pandantiflerle geçilen yüksek kasnağın üzerinde kubbe bulunur. Yapının kuzeybatı köşesinde, pandatiflerle geçilen küçük basık bir kubbe daha vardır. Merkezi mekanın batısındaki bölümün örtüsü beşik tonozdur. Taşıyıcı sırasının sınırladığı mekanları güneyde dört çapraz tonoz, galerinin bulunduğu bölümü ise iki çapraz tonoz örtmektedir. Nartekste üç takviye kemerinin böldügü, kuzey-güney doğrultusundaki beşik tonozun her bölümü, ters yönde ve karşılıklı sivri tonoz başlangıçlan ile dilimlenmiştir. Girişler dikdörtgen açıklıklardır. Yapının güneyinde, altta ve üstte üçer pencereli iki sıra vardır. Alttaki pencereler enlemesine dikdörtgen açıklıklardır. Kuzeydeki üç pencereden doğudaki, içten örülerek kapatılmıştır. Doğuda bulunan iki pencere ile batıda üç pencere üstte ve güneye yakındır. Galerideki bir pencere, çatıya çıkış amacıyla kullanılmaktadır. Batıda alt hizada; girişin güneyinde iki pencere; güneybatı köşedeki mekanın kuzeyinde iki, batısında bir pencere yer alır. Kubbenin batısında bir, kasnakta ise üçü örülmüş sekiz pencere bulunur. Yapıdaki pencereler dikdörtgendir. Naosun doğusunda yer alan ahşap ikonostasis, güney yanındaki ahşap despot koltuğu ve kuzeydoğudaki ahşap ambon oyma ve kabartma tekniğinde bitkisel motiflerle bezelidir. Yoğun ahşap işçiliği ve tarihi önemi ile benzerleri arasındadır. Ayırt edilen ikonostasisin alt sırasında bulunan ikonalar 1884 tarihli ve kabartma tekniği ile işlenmiş gümüş kaplama eserlerdir. Kaynak: www.megarevma.net/muhliotissa.htm

Παρασκευή 22 Μαρτίου 2013

Taksim'de kazı çalışması durdu


Cumhuriyet Caddesi'ndeki altgeçit çalışmasında tarihi bir kemer açığa çıktı. Arkeoloji Müzesi'nden arkeologların müdahalesi bekleniyor.
Taksim'de kazı çalışması durduFotoğraf: Yücel Tunca
















Taksim'deki altgeçit kazısı hızla devam ederken Cumhuriyet Caddesi'nde tarihi bir kemer açığa çıktı. Dün çekilen fotoğrafta, yerin yaklaşık bir metre altında Osmanlı dönemine ait olduğu sanılan taş örme bir duvar ve duvara bağlı bir kemer net şekilde görülüyor. 
İBB'nin sekiz ay içinde tamamlamayı hedeflediği altgeçit kazısının durdurulması ve Arkeoloji Müzesi'nin ortaya çıkan yapıyı korumaya alması bekleniyor. 


ELLE KAZILACAK 
İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Aralık ayında ihaleyi alan Kalyon İnşaat yetkililerini çağırarak kazının müze denetiminde yapılması gerektiğini ve iş makinelerindan önce arkeologların el yordamıyla sondaj kazısı yapacağını bildirmişti. 
Radikal'in 'Taksim Elle Kazılacak' haberi üzerine dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günaykazının yavaşlatılmayacağını söylemiş, "Önce arkeologların nezaretinde iş makinesi girecek, kültür varlığına rastlanırsa o zaman arkeologlar elle kazacak. Arkeologlarımız gece gündüz hafriyatın başında duracak" demişti. 


ŞİMDİ NE OLACAK? 

2863 sayılı Kültür Varlıklarını Koruma yasası gereği, hafriyatın hemen durması ve arkeologların çıkacak tarihi eserin boyutlarını görebilmesi için kazı yapması bekleniyor. Kazı sonucunda çıkan yapının tüm ayrıntılarıyla Koruma Kurulu'na sunulması, ve kurulun 'yerinde koruma' ya da 'kaldırılarak koruma' kararı alması gerekiyor. Eğer 'yerinde koruma' kararı çıkarsa, projenin tamamen durdurulması ya da başka bir yöne söz konusu olacak..

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1122839&CategoryID=77
.

Τρίτη 15 Ιανουαρίου 2013

Μια νέα Βυζαντινή «Πομπηία» ανατέλλει στην Τουρκία

Στο Ντεμρέ της Τουρκίας αρχαιολόγοι ξεσκεπάζουν σιγά-σιγά ένα τεράστιο δείγμα βυζαντινών αρχαιοτήτων. Τον 4ο αιώνα μ.Χ. ένας αρχιεπίσκοπος με το όνομα Νικόλαος, μεταμόρφωσε τα Μύρα, τη μεσογειακή πόλη που τώρα ανήκει σε εδάφη τουρκικά, σε μια χριστιανική πρωτεύουσα. Μετά από 800 χρόνια όπου η πόλη ήταν πόλος έλξης χριστιανών, εξαφανίστηκε κάτω από 18 μέτρα λάσπης από τον διπλανό ποταμό Μύρο.

Αλλά τώρα 700 χρόνια αργότερα, η πόλη εμφανίζεται ξανά χάρη στους αρχαιολόγους. Από το 2009, άρχισαν οι αρχαιολόγοι να βγάζουν δείγματα μιας μεγάλης πόλης και πριν λίγους μήνες ολοκληρώθηκε η ανασκαφή, ενός μικρού παρεκκλησιού το οποίο λόγω του ότι ήταν «σφραγισμένο» μέσα στην λάσπη, διατηρήθηκε ανέπαφο.

Στον ένα τοίχο υπάρχει χαραγμένος ένα σταυρός που δημιουργεί ένα παράθυρο από το οποίο διαπερνά το φως, και μέσα από την πλευρά του τοίχου εμφανίστηκε μια τοιχογραφία, πολύ σπάνια για τα δεδομένα των Τούρκικων ανασκαφών. Η τοιχογραφία είναι δίμετρη απεικονίζει την δέηση και έχει τον Χριστό στην μέση και τον Ιωάννη και την Παναγία από κάθε του πλευρά, να κρατούν και οι δύο επιγραφές με χωρία από την Καινή Διαθήκη.



Αυτό που υπολογίζουν οι αρχαιολόγοι σύμφωνα με δημοσίευμα των New York Times, είναι ότι πιθανώς να υπάρχει μια ολόκληρη πόλη η οποία να σώζεται σε πάρα πολύ καλή κατάσταση όπως ακριβώς η Πομπηία.

Πολλοί ερευνητές από όλο τον κόσμο θεωρούν ότι ο χώρος ανασκαφής είναι από τους πιο «πλούσιους» αυτή τη στιγμή. Η αρχαία πόλη των Μύρων ήταν μια από τις πιο ένδοξες πόλεις της Λυκίας, με δείγματα πολιτισμού από την εποχή του Χαλκού.

Περίπου τον 13ο αιώνα, η πόλη εγκαταλείφθηκε και μερικές δεκαετίες αργότερα, τρομερές βροχές και πλημμύρες φαίνεται πως έθαψαν την πόλη μέσα σε μια θάλασσα λάσπης.

Τα στρώματα της πόλης μετά τον 14ο αιώνα δεν έχουν κανένα εύρημα, αλλά πριν από τον 14ο αιώνα, τα ευρήματα είναι πάρα πολύ πλούσια και ακριβώς επειδή είναι τόσο καλοδιατηρημένα θα μας δώσουν πολλές πληροφορίες για την ζωή εκείνη την περίοδο, και θα φωτίσουν ένα μεγάλο ερώτημα των αρχαιολόγων. Πως οι κλασικές ειδωλολατρικές πόλεις μετατράπηκαν σε βυζαντινές πόλεις μεταξύ 650 και 1300 προ Χριστού.

Εκτός από την εκκλησία, βγαίνουν σιγά-σιγά στο φως ένα ρωμαϊκό αμφιθέατρο και τμήματα του λιμανιού της πόλης, όπου έχουν βρεθεί ένα εργαστήριο βαφής και μια συναγωγή από τον 5ο αιώνα. Αξίζει να σημειωθεί, πως σύμφωνα με το ρεπορτάζ της εφημερίδας, η τουρκική κυβέρνηση αγοράζει τη γη από τους πολίτες για να συνεχίσει τις ανασκαφές και να εμποδίσει την αρχαιοκαπηλία.


Παρασκευή 7 Δεκεμβρίου 2012

Some of the rarely-seen mosaics of the Hagia Sophia


I have little doubt that most of us have seen pictures of the spectacular golden mosaics in the Hagia Sophia that depict Alexandros I, John II Komnenos, his wife Eirene, their son Alexios, Zoe, Constantine IX Monomakhos, Gabriel, John the Baptist, Jesus, and Mary. If you have not seen them, check them out: Hagia Sophia – Wikimedia Commons. You can also read about the Leo mosaic on one of my other on Leo and the narthex mosaic entitled “Quadrigamy and Art History’, which I will not link to due to incompetence in running the WordPress software. However, there are other mosaics that are not visible to most visitors. Besides the rumors (and Fossati drawings) of a large John V Palaiologos mosaic still covered up near the apse, there is a set of mosaics in the rooms above the southwest ramp and vestibule. I do not have pictures of them all here, and there seems to be at least one large and fairly intact Pantokrator mosaic there that I cannot find a decent picture of. There are numerous fragments in those rooms, but this is all I could find for decent colour photographs.
The rooms in question were likely built shortly after the construction of the cathedral, but after Justinian. Academic opinion (Cormack and Hawkins) believe that the rooms date to the later sixth century. They likely served as a sekreton (council hall) for the patriarchate, and seem to be sizable rooms. The mosaics date from later. A recent work has argued that the medallion with the cross (the last picture) dates from the reign of Constantine V. There were earlier mosaics present, although they appear to have been removed sometime earlier in the eighth century during iconoclasm. This is one of the (admittely few) cases where corroborating evidence actually reveals Theophanes to be correct, for he states that the patriarch Niketas removed the images in the “small sekreton of the patriarchate”, which was likely this room.
I do not have solid dates for any of these, but they must be at least from the middle of the ninth century, for they almost certainly required an iconodoule patriarch. Additionally, the second figure portrayed is the Patriarch Nikephoros, which also suggests that the mosaics date after the end of iconoclasm, for not only would it have been extremely presumtuous for Nikephoros to put up a mosaic of himself while he was patriarch (806-815), he acquired a reputation of a remarkable iconodoule due to his excommunication at the synod of 815 that began Second Iconoclasm.
Running in order from top to bottom: Mary, Nikephoros I of Constantinople, Simon Zealotes, St. Constantine, medallions in the south tympanum.

Early Ottoman Constantinople: Assassin’s Creed’s Hippodrome


I’ve played a bit more since the last post and now I’ve travelled around most of Assassin’s Creed Revelations‘ Constantinople, although much of it superficially. When I finished the last post I was headed towards the Hippodrome, and not long after I arrived there to quite a bit of disappointment.
The first thing that struck me was the size. It’s tiny. Although the Hippodrome is not longer extant today in Istanbul, one can get a sense of the size given the courtyard west of the Blue Mosque and the massive surviving sphendone. The sphendone survives, and although I don’t have any great pictures which show its size, it is a worthy trip for anyone visiting Istanbul who wants to get a sense of the Hippodrome’s enormity.
The entirety of the Hippodrome’s banks of seating is gone today, but the sphendone survived likely because of it served the useful purpose of providing extra level ground for this part of the city. When the hill upon which the Hippodrome was to be built was not sufficient for the size of the structure, Roman engineering took over. While the Greeks modified their buildings to suit the environment (take a look at Hellenistic theatres, for an example), the Romans modified their environments to suit their buildings. Sometimes, for example, if you want to build a bathhouse in Britain you just might have to make the place a desert (Tacitus, Agricola, XXX). Why let the environment limit your construction project when you can fix the problem with an excessive quantity of vaulting?
While it was nice of the developers to include the detail on Theodosius’ Obelisk, the Latin inscription appears to have been unfortunately reversed.
A decent quantity of the seating of the far end of the Hippodrome has survived in theAssassin’s Creed rendition. From Ottoman miniatures it may be that the videogame version of the Hippodrome may actually be in better condition than its real counterpart. While chariot racing had fallen out of fashion as the Byzantine centuries continued, the space continued to be used as a location for emperors to address the public, and was apparently in a condition considered acceptable to show to foreign dignitaries under the Komnenoi. After the establishment of the crusaders in the Levant and the Byzantine court’s interest in western customs tournaments were supposedly held in the Hippodrome.
Other than the rather tiny size of the Hippodrome in Assassin’s Creed Revelations, it’s not too bad. Given that the miniature from 1536 shows columns on the sphendone I think it’s safe to say that seating on that end of the hippodrome is probably a safe bet, and that what we’re seeing here is likely a good depiction of how it looked early in the sixteenth century.

Byzantine Heritage in Constantinople-Part 1



It occurred to me that despite having been back in North America for sixth months, I haven’t really posted anything on my trip. This summer I spent a month in Turkey, primarily visiting late Roman and Byzantine sites, and a vast number of them. I was continually impressed by the quality and size of the Roman ruins in Turkey. They certainly dwarf anything that I’ve seen in Italy, and there are numerous Pompeii-sized cities just about everywhere in the western half of the country. The first week was spent in Istanbul. Then we flew down to Antalya (ancient Attaleia) on the south coast, rented a car, and headed east, before returning to the western half of the country and thoroughly exploring the southwest coast and parts of the central Aegean coast.
Istanbul was an incredible experience, although it was also sad to see the state of preservation of many of the Byzantine monuments. For the sake of this post, I am going to concentrate on the Byzantine buildings. This is not to suggest that there are not other things worth seeing in Istanbul. The major Ottoman mosques are quite impressive on the outside, even if on the inside they are almost entirely identical to each other and it is hard to get a good view of the elaborately painted ceilings on account of the vast number of cables coming down that hold up the lights. The St. Stephan of the Bulgars church is also worth stopping in, purely to see a hideous pre-fabricated metal Austrian church in all of its rusting glory.
The first church up is no longer a church. The Church of the Theotokos Pammakaristos actually has a bit of important history behind it, as it served for about 130 years as the Greek patriarchate in Constantinople after Mehmed II decided to bulldoze Justinian’s Church of the Holy Apostles. (While that act certainly caused a serious loss to posterity, the church seems to have been utterly decrepit when the Ottomans took the city in 1453.) Pammakaristos may have been a Komnenian foundation, and there is some slight evidence that Alexios I Komnenos, the emperor who called the First Crusade, was buried there. The church is still a mosque today, but the parekklesion (side church) has been restored and is now a museum. Although its interior is quite small, it is an absolutely brilliant building and it is covered in gold mosaic. The decorations inside date from the early 14th century.
Central dome and apse. Old Testament prophets flank the dome, and a large Christ dominates the apse.
Sure, the curve seems a little odd, but it never alters the perspective of the figure.
Look carefully, and you can see some fresco hidden behind a crack in the brick, just there to make us wonder what sort of beautiful art remains covered in the mosque itself. You’ll probably have to look at the full size image to see the fresco.
The Christ Pantokrator from the dome. Since there was no one else there, I managed to get such a good picture by laying on my back beneath the dome and resting my arms on the floor to create a sort of tripod for my camera. It got a good picture, but the experience of laying the cool stone floor with golden Byzantine mosaics all around me was fantastic. This exact image now adorns my wall in gorgeous 8″x10″.
South wall of the church. Much of the decoration is gone, but most of the lower mosaics are intact, and the marble still looks good seven hundred years later.
The Küçuk Ayasofya is another mosque that was once a Byzantine church. It was a particularly famous Byzantine church, for this was Justinian’s church of Sts. Sergios and Bakchos. Most of its Byzantine decorations are gone, but even as a mosque today it remains an important part of the Byzantine heritage in Istanbul. The marble floor is now carpeted, something that you can hardly fault the Muslims for because it just feels so nice to take off your shoes and wander around mosques in your socks after long walks from site to site. The plan of the building is still very evident, and you can see why the Turks call it Küçuk Ayasofya, “Little Hagia Sophia.” It is a miniature version of that monumental structure, albeit with less of a nave and more of a centralized plan. In the Hagia Sophia you can at least see the basilical base to the church, but Sts. Sergios and Bakchos is much more rounded. How much of the original decoration lies under the Turkish plaster is anyone’s guess, and as far as I know no art or architectural historians have yet had the opportunity make some experimental cuts in the walls to see what might be underneath.
Part of the fun of exploring this building was hunting down its Byzantine heritage. The column capitals, at one point as elaborate as those supporting the Hagia Sophia, have suffered whitewashing, but their original intricacy is still visible underneath.
The carvings that wrap around the interior are also original, but are particularly notable for two things. The first is that their Greek inscriptions remain. The second is that the despite the church being dedicated to two saints, St. Bakchos seems to have got the shaft when it came to getting his name carved in. Only St. Sergios is mentioned.
Another great part about this mosque is the gallery. Unlike some troublesome churches in Europe, they let you go up into the gallery in this mosque for a different view.
Compared to the Hagia Sophia, the dome has an odd shape to it.
Not much remains of the grand hippodrome of Constantinople other than its shape and some of the decorations on the spina. Still, we should consider ourselves fortunate, because there is more of it left than the Circus Maximus in Rome, which is nothing more than an earthen depression. Because of the hilly nature of Constantinople, the hippodrome had to be built up quite a ways on the sphendone end to accommodate the massive size of the track. Modern construction has been built over one end of the hippodrome so even though you can wander into it and appreciate how big it is, you aren’t really getting the full size unless you go to the far end to see the exposed substructure of the sphendone. This isn’t even my picture of it. 6000 Turkey pictures, and I don’t have a decent one looking down to the hippodrome, probably because it was getting paved while I was there and thus filled with bright orange fencing, piles of bricks, and construction workers. I was forced to steal this picture from Wikipedia. The green spaces around the obelisks no longer exist. The entire area in front of the Blue Mosque is covered with large bricks. The Blue Mosque is the building to the right, and the Hagia Sophia is the more distant red building. The nearer column was erected by Constantine VII in the tenth century. The further one was brought from Egypt by Theodosius I in 390, and contains some carvings of his court.
This is the famous bronze serpent column from Delphi, originally cast after the Battle of Plataea in the 5th c. B.C. It was brought to Constantinople by Constantine I. One of the heads is in the Istanbul Museum. Amazingly enough, they lasted into the seventeenth century, only to be allegedly damaged by a drunken Polish nobleman. We have a sixteenth century Ottoman miniature that depicts the heads still on the column.
Theodosius’ obelisk, with a picture of one of the reliefs. And me.
Unfortunately, the obelisk of Constantine VII was undergoing repairs and covered in scaffolding, so I don’t have a good picture of it. So here’s some pictures of the substructure of the sphendone. This is construction allowed the hippodrome to be much bigger than topography would allow, and was constructed in the typical Roman style of using massive vaults to shape the land however they wanted it. Today some sort of school sits on the end of the hippodrome where seating and the hairpin turn that the chariot racers had to be make would have been.
That’s enough for today. Next time, I’ll post some pictures of St. Theodore Tiro, Kalenderhane, the Pantokrator Monastery, and the sea walls.

KUTSAL VAFTİZ TÖRENİNİN TÜRKÇE METNİ





Baba’nın ve Oğul’un ve Kutsal Ruh’un adıyla, Âmin
Kutludur Tanrımız; şimdi, her zaman ve sonsuza kadar. Âmin 
Papaz, vaftiz edilecek kişinin başı üzerine elini koyup şöyle der:
Rabbe dua edelim: Merhamet eyle  ya Rab 
Ey doğruluğun Tanrısı olan Rabbim,senin ve biricik Oğlu’nun ve Kutsal Ruhunun adı ile elimi kulun (…….)’un üzerine koyuyorum.O ki senin kutsal adına sığınmayı ve kanatların altında korunmayı hak etti.Eski aldatılmışlığı ondan uzaklaştır,Ve onu Sana olan iman,ümit ve sevgin ile doldur ki,gerçek Tanrının,yalnız Sen ve biricik Oğlun Rabbimiz İsus Mesih ve Kutsal Ruh olduğunu bilsin.Senin bütün emirlerinde yürümeyi ve Seni hoşnut eden her şeyi yerine getirmeyi ona bağışla; çünkü bir kişi böyle yaparak onlarda yaşam bulur. Onu yaşam defterine yaz ve Senin mirasının sürüsüyle birleştir; öyle ki Senin kutsal adın, sevgili Oğlun Rabbimiz İsus Mesih’in adı ve yaşam veren Ruhunun adı onda yüceltilsin. Kulakların onun yakarışlarının sesine her zaman açık olsun. Ellerinin eserleriyle ve soyuyla mutlu olmasını sağla; öyle ki yüce ve en üstün ismine secde edip onu yücelterek Seni ikrar etsin ve yaşamının tüm günlerinde sonsuza kadar Seni övsün.
Çünkü bütün göksel güçler Sana ilahi söyler ve Senindir yücelik; Baba’nın, Oğul’un ve Kutsal Ruh’un; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar. Âmin.
Şeytanı kovmak için ilk dua
 
Rabbe dua edelim: Merhamet eyle ya Rab 
Senin zorba yönetimini devirmek ve insanlığı kurtarmak için Dünyaya gelmiş olan ve çadırını insanlar arasında kurmuş olan Rab Tanrı seni azarlıyor, ey Şeytan, karşıt güçlere karşı Çarmıhta zafer kazanmış olan O; Güneş karardı ve yeryüzü titredi ve mezarlar açıldı ve kutsalların bedenleri dirildi. Ölümü sayesinde ölüme üstün gelmiş ve ölüm üzerinde egemenliği bulunanı, yani seni, yenmiş olan O seni azarlıyor. Yaşayan Tanrı’nın, Yaşam ağacını göstermiş olan, Kerubimlere ve ağacı korumak için her yöne dönen alev kılıcına emir veren O’nun adıyla senden istiyorum. Azarlanmış şekilde çek git; çünkü denizin dalgaları üzerinde kuru toprakta yürür gibi yürümüş olan, rüzgâr fırtınalarına hükmetmiş olan, bakışı derinlikleri kurutan ve tehdidi dağları eriten aracılığıyla senden istiyorum. Çünkü şimdi sana bizim aracılığımızla emreden O’dur. Kork ve dışarı çık ve bu yaratılmış olandan ayrıl. Bir daha geri gelme ve ne kendini onda gizle ne de onunla karşılaş, ne onda etkin ol ne de onu etkile; ne gece veya gündüz ne de sabah veya öğlen. Ancak belirlenmiş Yargı gününe kadar buradan kendi Cehennemine git. Kerubimler üzerinde oturan ve derinlikleri gözleyen Tanrı’dan, huzurunda Meleklerin, Baş Meleklerin, Tahtların, Yönetimlerin, Yetkilerin, Güçlerin, çok gözlü Kerubimlerin ve altı kanatlı Serafimlerin titrediği, huzurunda göğün ve yerin, denizin ve tüm içindekilerin sarsıldığı Tanrı’dan kork. Dışarı çık ve Tanrımız Mesih’in mühürlenmiş ve göreve yeni çağrılmış askerinden ayrıl; çünkü rüzgârların kanatları üzerinde yürüyen ve meleklerini ruhlar ve Hizmetkârlarını ateş alevi yapan aracılığıyla senden istiyorum. Dışarı çık ve bu yaratılmıştan tüm gücünle ve şeytansı elçilerinle birlikte ayrıl.
Çünkü yüceltilmiştir Baba’nın ve Oğul’un ve Kutsal Ruh’un adı; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar. Âmin.
Şeytanı kovmak için ikinci dua
Rabbe dua edelim.
Kutsal, dehşet verici, görkemli, eserlerinde ve kudretinde kavranmaz ve araştırılamaz olan Tanrı, senin için, ey Şeytan, sonsuz azap cezasını önceden belirlemiş olan O, biz değersiz hizmetkârları aracılığıyla senin ve tüm işbirlikçi güçlerinin gerçek Tanrımız olan Rabbimiz İsus Mesih’in adıyla yeni mühürlenmiş bu kişiden ayrılmanı emrediyor. Bu nedenle, sen en kötü, kirli, ahlaksız, iğrenç ve yabancı ruha; göklerde ve yeryüzünde tüm yetkiye sahip olan ve sağır ve dilsiz kötü ruha “Bu adamdan çık ve ona bir daha girme” demiş olan İsus Mesih’in gücüyle emrediyorum. Ayrıl ve git, domuzlar üzerinde bile yetkisi bulunmayan gücünün etkisizliğinin farkına var.  İsteğin üzerine domuz sürüsüne girmeni emretmiş olanı hatırla. Emri uyarınca yeryüzünün suların üzerine kurulduğu, gökleri yaratmış ve dağları bir sırayla ve vadileri de ölçüyle sabitlemiş olan, kumları denize sınır olarak yerleştiren ve azgın sularda güvenli patikalar oluşturan, tepelere dokunup onlardan duman çıkartan, Kendisini bir giysi gibi ışıkla saran, gökleri bir perde gibi germiş olan, odalarını sularla dolduran, yeryüzünü onun sağlam temeli üzerine kurmuş olan ki yeryüzü asla yok olmayacaktır, denizin sularını çağıran ve onları yeryüzünün üzerine serpen Tanrı’dan kork. Dışarı çık ve şu anda Kutsal Aydınlanma için hazırlanmakta olan kişiden ayrıl. Rabbimiz İsus Mesih’in kurtarıcı Çarmıh acıları ve O’nun değerli Bedeni ve Kanı ve O’nun dehşet verici ikinci gelişi aracılığıyla senden istiyorum. Çünkü gecikmeyecek, tüm yeryüzünü yargılamak için yeniden gelecektir ve kurdun ölmediği ve ateşin sönmediği dışarıdaki karanlığa atarak seni ve tüm işbirlikçi gücünü sonsuz Cehennem ateşinde cezalandıracaktır.
Çünkü Tanrımız Mesih’indir kudret; Baba ve Kutsal Ruh ile birlikte, şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar. Âmin.
Şeytanı kovmak için üçüncü dua
Rabbe dua edelim.
Ey Evrenin Egemeni, İsrail’in Tanrısı, her tür hastalığı ve rahatsızlığı iyileştiren Sen, bu hizmetkârına bak, Şeytan’ın her işleyişini ara, yokla ve ondan uzaklaştır. Kirli ruhları azarla ve onları kov ve ellerinin eserini arındır ve yıkıcı gücünü kullanarak Şeytanı hemen hizmetkârının ayakları altında ez ve ona Şeytan’a ve onun kirli ruhlarına karşı zafer ver; öyle ki Senden merhamet bularak Senin ölümsüz ve göksel Gizemlerine layık sayılabilsin ve Sana; Baba’ya, Oğul’a ve Kutsal Ruh’a yücelik atfedebilsin; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar. Âmin.
Dua
Rabbe dua edelim.
Sensin ey Rab ve Efendi; insanı Kendi suretinde ve benzerliğinde yaratmış ve ona sonsuz yaşam gücünü vermiş olan. Günah yüzünden düştüğünde bile onu görmezden gelmedin; ancak Mesih’inin beden alması sayesinde dünyanın kurtuluşunu sağladın. Düşmanın boyunduruğundan kurtardığın bu yaratılmışını da göksel krallığına kabul et. İncilinin ışığı onun üzerinde güneş gibi doğsun diye onun anlayışının gözünü aç. Onu düşmanın her tuzağından, kötülük ile karşılaşmaktan, gün ortası iblisinden ve kötü yanılgılardan kurtarmak için onun yaşamına bir ışık meleği ekle. 
Papaz, vaftiz edilecek kişinin üzerine üç kez üfleyip onun alnına, ağzına ve göğsüne haç işareti çizer ve şöyle der:
Onun kalbinde gizlenen ve yuvalanmış her kötü ve kirli ruhu kov ondan (3 kere). Şeytan uyarınca işleyen hile ruhunu, kötülük ruhunu, putperestlik ve her tür açgözlülük ruhunu, yalan ve her tür ahlaksızlık ruhunu. Onu Mesih’inin kutsal sürüsünün akıl ve sağduyu bahşedilmiş bir kuzusu, Senin Kilise’nin şerefli bir üyesi, kutlu bir araç, ışığın çocuğu ve Senin krallığının mirasçısı yap. Öyle ki yaşamını Senin emirlerine göre sürdürmüş ve mührü kırılmadan korumuş ve giysisini lekelendirmemiş olarak krallığında azizlerinin kutluluğuna erişebilsin.
Birlikte kutlu olduğun biricik Oğlu’nun kayrası, merhameti ve insanlık için sevgisi ve yine Senin pek kutsal, iyi ve yaşam veren Kutsal Ruhun aracılığıyla: şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar. Âmin.
Papaz, vaftiz edilecek kişiyi üzerinde giysileri olmadan, çıplak ayakla ve elleri yukarı kaldırılmış halde batıya döndürür ve şöyle sorar: (üç defa)
Şeytan’dan ve onun tüm işlerinden ve ona yapılan kulluktan ve onun tüm gösterişinden vazgeçiyor musun?
Vaftiz edilecek kişi şőyle cevap verir:
Evet, vazgeçiyorum.
Ondan vazgeçtin mi?
Evet, vazgeçtim.
Öyleyse üfle ve ona tükür.
Papaz, vaftiz edilecek kişiyi elleri aşağıya indirilmiş halde doğuya döndürür ve şöyle sorar:
Mesih’e bağlanıyor musun?
Evet, bağlanıyorum.
Mesih’e bağlandın mı?
Evet, bağlandım.
Ve O’na inanıyor musun?
Ona Kral ve Tanrı olarak inanıyorum.
Vaftiz edilecek kişi Büyük İman Duasını (Kanununu) okur:
Büyük İman Duası
İnanιrιm bir Tanrι’ya,Her şeye gücü yeten Baba’ya, göğün ve yerin, tüm görünen ve görünmeyenlerin Yaradanιna. Tek Rab İsa Mesih’e, Tanrι’nιn Oğlu’na, Tek doğana, tüm çağlardan önce Baba’dan doğana, Işιk’tan Işιk, Gerçek Tanrι’dan Gerçek Tanrι’ya, Doğana, yaratιlmayana, Baba ile aynı özde Olana. Tüm şeylerin O’nun aracılığıyla yaratιldιğιna. Biz insanlar ve kurtuluşumuz için, göklerden aşağıya inene, ve Kutsal Ruh aracılığıyla Bakire Meryem’den beden alana ve insan olana. Üstelik bizler için Pontius Pilatos döneminde çarmıha gerilene, acı çekerek ölene ve gömülene. Kutsal Yazılara göre üçüncü gün dirilene. Göklere yükselene ve Babasιnιn sağında oturana. Dirileri ve ölüleri yargılamak için görkemle yine gelecek olana. O’nun Krallιğιnιn sonu olmayacaktιr.Kutsal Ruh’a, Rabbe, yaşam verene, Baba’dan çıkana, Baba ve Oğul ile birlikte tapιlana ve onurlandιrιlana Peygamberler aracιlιğιyla konuşmuş olana, Bir, kutsal, evrensel ve elçisel Kilise’ye, Onaylarιm günahlarιn bağιşlanmasι için tek vaftizi. Beklerim ölülerin dirilişini ve gelecek Çağın yaşamιnι.Amin +.
Daha sonra papaz yine üç kere sorar:
Mesih’e bağlandın mı?
Evet, O’na bağlandım.
Öyleyse O’nun huzurunda eğil ve O’na tap.
Vaftiz edilecek kişi başını eğip şöyle der:
Tapıyorum Baba’ya, Oğul’a ve Kutsal Ruh’a: özdeş ve bölünmez Üçlemeye.
Papaz Tüm insanların kurtulmasını ve Gerçeğin bilgisine kavuşmasını arzulayan Tanrı kutludur; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar. Âmin.
Rabbe dua edelim.
Ey Rab ve Efendi, Tanrımız, bu kulunu (isim) Kutsal Aydınlanmaya çağır ve Senin vaftizinin yüce kayrası için değerli kıl. Ondan eski insanı çıkar ve onu sonsuz yaşam için yenile. Mesih’inle birlik olması için onu Kutsal Ruhunun gücüyle doldur; öyle ki bundan böyle bedenin değil, Senin krallığının çocuğu olsun.
Birlikte kutlu olduğun biricik Oğlu’nun iyiliği ve kayrası ve yine Senin pek kutsal, iyi ve yaşam veren Kutsal Ruhun aracılığıyla: şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar. Âmin.
Duanın sonu
Yücelik olsun Sana, Tanrımız ve ümidimiz, yücelik olsun Sana.
Ölümden dirilmiş olan gerçek Tanrımız Mesih; pek kutsal Annesinin, kutsal ve şerefli Elçilerinin ve tüm azizlerinin duaları sayesinde bize acısın ve bizi kurtarsın; çünkü iyidir ve merhametlidir.
Kutsal babalarımızın duaları sayesinde Tanrımız Rab İsa Mesih bize acısın ve bizi kurtarsın. Âmin.
Papaz, beyaz giysiler içinde eline tütsüyü alır ve vaftiz kurnasının çevresini buhurlar. Sonra Kutsal İncil’i yukarı kaldırıp onunla vaftiz kurnası üzerinde haç işareti yaparak şöyle der:
Kutludur Baba’nın ve Oğul’un ve Kutsal Ruh’un krallığı; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Koro: Âmin.
Papaz: Esenlikle Rabbe dua edelim.
Koro: Rab merhamet eyle. (Her dilekten sonra tekrarlanır.)
Papaz: Göklerden esenlik ve ruhlarımızın kurtuluşu için Rabbe dua edelim.
Tüm Dünyada barış, Tanrı’nın kutsal Kiliselerinin istikrarı ve hepsinin birliği için Rabbe dua edelim.
Bu kutsal ev için ve ona iman, saygı ve Tanrı korkusuyla girenler için Rabbe dua edelim.
Pek değerli piskoposumuz (isim) için, Mesih’te saygıdeğer ruhbanlar ve diyakozlar için, tüm din adamları ve Kilise topluluğu için Rabbe dua edelim.
Bu su için; Kutsal Ruh’un kudreti, işleyişi ve inişiyle kutsal kılınsın diye, Rabbe dua edelim.
Onun üzerine kurtuluş kayrası ve Ürdün Nehri’nin kutsaması gönderilsin diye Rabbe dua edelim.
Bu sular için; En Yüce varlık olan Üçlemenin arındırıcı işleyişi onların üzerine gelsin diye, Rabbe dua edelim.
Kutsal Ruh’un inişi sayesinde bilginin ve dindarlığın ışığıyla aydınlanabilelim diye, Rabbe dua edelim.
Bu su için; görünen ve görünmeyen düşmanların her kötü amacını savmaya hizmet edebilsin diye, Rabbe dua edelim.
Onun içinde vaftiz edilecek kişi için, çürümez krallığa layık kılınabilsin diye, Rabbe dua edelim.
Şu anda Kutsal Aydınlanmaya yaklaşan için ve onun kurtuluşu için, Rabbe dua edelim.
O, ışığın çocuğu ve sonsuz kutsamaların mirasçısı olduğunu gösterebilsin diye, Rabbe dua edelim.
Onun, Tanrımız Mesih’in ölümüyle ve dirilişiyle bir olması ve onlardan pay alabilmesi için, Rabbe dua edelim.
Bu kişi, Vaftiz giysisini ve Ruh’un azmini Tanrımız Mesih’in dehşet verici gününde lekesiz ve bozulmamış bir halde koruyabilsin diye, Rabbe dua edelim.
Bu suyun onun için yeniden doğuş yıkanması olması, günahların bağışlanmasını sağlaması ve çürümezlik giysisi olması için, Rabbe dua edelim.
Tanrımız Rabbin, yakarışlarımıza kulak vermesi için Rabbe dua edelim.
Bu kişiyi ve hepimizi her tür denenme, öfke, tehlike ve gereksinimden koruması için Rabbe dua edelim.
Bize yardım et, bizi kurtar, acı bize ve kayranla koru bizi, ey Tanrı.
Tümüyle kutsal, lekesiz, tamamen kutlu ve görkemli Hanımefendimiz Tanrı-doğuran ve ebediyen bakire Meryem’i hatırlayıp tüm azizlerle birlikte kendimizi, birbirimizi ve tüm hayatımızı Mesih Tanrı’ya emanet edelim.
Koro: Sana, ya Rab.
Papaz bu cümleyi her söylediğinde koro: “Yücelikler Sana, Tanrımız, yücelikler Sana” der.
Papaz: Yücesin Sen, ey Rab, muhteşemdir Senin eserlerin. Harikalarına övgüler söylemek için hiçbir sözcük yeterli değildir. (3 kere)Papaz duaya devam eder:
Çünkü kendi isteğinle evreni yoktan var ettin ve kudretinle yaratılışı bir arada tutuyorsun ve kanunlarınla dünyayı yönetiyorsun.
Yaratılışı dört elementten oluşturdun ve sene döngüsünü dört mevsimle taçlandırdın.
Tüm ruhsal güçler Senin huzurunda titriyor. Güneş Sana övgüler söylüyor, Ay Seni yüceltiyor, yıldızlar Sana yalvarıyor, ışık Sana itaat ediyor, derinlikler Senin huzurunda titriyor, kaynaklar Senin hizmetkârındır. Gökleri, bir perde gibi gerdin ve yeryüzünü suların üzerinde kurdun, nefes için göklerden hava yolladın. Meleksel güçler Sana hizmet ediyor. Baş-melekler korosu Sana tapıyor. Ayağa kalkıp Senin etrafında uçarken, çok gözlü Kerubim melekleri ve altı kanatlı Serafim melekleri, yaklaşılmaz görkeminin korkusuyla yüzlerini gizliyorlar. Çünkü Sen, başlangıcı bulunmayan ve sözcüklerle ifade edilemeyen Tanrı olan Sen, kul suretini alıp dünyamıza geldin ve ölümlülere benzer oldun. Çünkü Sen, ey Efendimiz, insan ırkının Şeytanın eziyetlerine maruz kalmasına merhamet ve şefkatinden dolayı tahammül edemedin ve gelip bizi kurtardın. Senin inayetinin farkındayız, Senin merhametini ilan ediyoruz, Senin iyiliğini gizlemiyoruz. Irkımızın nesillerini özgür kıldın. Doğumun aracılığıyla bakire bir rahmi kutsadın. Göründüğünde tüm yaratılış Sana övgüler söyledi. Çünkü Sen, yeryüzünde görünmüş ve ölümlüler arasında yaşamış olan Tanrımızsın. Tümden Kutsal Ruhunu göklerden gönderip Ürdün Nehri’nin sularını kutsadın ve orada pusuya yatmış bekleyen ejderlerin başını ezdin.
Bu yüzden, ey Kral, insanlığı seven, şimdi de Kutsal Ruh’un ziyareti aracılığıyla burada olup bu suyu kutsal kıl (3 kez).
Koro: Âmin.
Papaz: Ve ona kurtuluş kayrasını ve Ürdün Nehri’nin kutsallığını ver. Onu çürümezlik kaynağı, kutsama armağanı, günahlardan kurtulma ve hastalıklardan korunma ve kötü ruhlar için yıkım aracı kıl. Onun meleklerin kuvvetiyle dolu olmasını ve düşman güçlerin ona yaklaşamamasını sağla. Yarattığına karşı plan yapanlar bu sudan kaçsınlar; çünkü ey Rab, Senin harika ve görkemli ve düşmanlara korku salan adını çağırıyorum.
Tüm düşman güçler Senin pek değerli Çarmıhının işareti altında ezilsinler (3 kere)
Koro: Âmin.
Sana yalvarıyoruz, ey Rab, tüm göksel ve görünmez putlar bizi terk etsin ve karanlığa ait kötü bir ruh kendisini bu suda gizlemesin. Karanlık bir anlayış ve kafa karıştırıcı düşünceler getiren kötü bir ruhun vaftiz edilecek kişiyle birlikte suya girmesine de izin verme. Ancak Sen, ey her şeyin Efendisi; bu suyu kurtuluşun suyu, kutsanmanın suyu, bedenin ve ruhun arınması, kölelikten kurtuluş, suçların bağışlanışı, ruhun aydınlanışı, yeniden doğuş yıkanışı, ruhun yenilenmesi, evlat edinilme armağanı, çürümezlik giysisi, yaşam kaynağı olarak göster. Çünkü Sen, ey Rab, şöyle dedin, “Yıkanın ve temiz olun; kötülüğü ruhunuzdan atın”. Su ve Ruh aracılığıyla bize yücelerden yeni bir yaşam bağışladın. Kendini bu suda göster, ey Rab ve onun içinde vaftiz edilecek olana aldatıcı tutkulardan dolayı çürümüş eski insanı çıkarıp onu yaratmış olanın suretine göre yenilenmiş yeni insanı giyerek değişebilmeyi bahşet.
Öyle ki vaftiz aracılığıyla Senin ölümünün benzeriyle birleşmiş olarak Senin dirilişine ortak olabilsin.
Ve Kutsal Ruh armağanını koruyup kayra emanetini arttırarak yüce çağrının ödülünü alabilsin ve Senin sayende, Tanrımız ve Rabbimiz İsα Mesih, isimleri göklerde yazılı ilk doğanlardan sayılabilsin.
 Çünkü Sana aittir yücelik, kudret ve tapınma: sonsuz Baban ve Senin tamamen kutsal, iyi ve yaşam veren Ruhun ile   birlikte; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar
Κoro: Âmin.
Papaz: Hepinize esenlik olsun.
Koro: Ve sizin ruhunuza
Papaz: Başlarımızı Rabbin önünde eğelim.
Koro: Sana ya Rab.
Papaz: Rabbe dua edelim.
Koro: Rab, merhamet eyle.
YAĞA OKUNAN DUA
Papaz: Ey Rab ve Efendi, atalarımızın Tanrısı, Sen ki değişimin ve tufandan kurtuluşun işareti olarak Nuh’un gemisinde atalarımıza ağzında zeytin dalı taşıyan bir güvercin gönderdin ve böylece kayra gizemini önceden simgeyle gösterdin ve ayrıca Senin Kutsal Gizemlerinin gerçekleştirilmesi için zeytin ağacının ürününü de verdin ve böylece Yasa altındakileri Kutsal Ruh ile doldurdun ve kayra altındakileri yetkinleştirdin. Bu yağı da Kutsal Ruhunun gücü (+), işleyişi (+) ve inişi (+) aracılığıyla kutsal kıl; öyle ki iman içinde onunla yağlanan veya ondan pay alan herkes için çürümezlik yağlaması, doğruluk zırhı, bedenin ve ruhun yenilenişi ve her kötülükten kurtuluş olsun.
Senin ve Biricik Oğlu’nun ve tamamen kutsal, iyi ve yaşam veren Ruhunun yüceliği için; şimdi ve her zaman ve sonsuzlara kadar.
Koro: Âmin.
Papaz: Dikkat edelim.
Koro: Alliluya, Alliluya, Alliluya.
Papaz, yağ kabını alıp ondan vaftiz kurnasına dökerek üç haç yapar ve her defasında şöyle der:
Papaz: Dünyaya gelen her insanı aydınlatan ve kutsayan Tanrı kutludur; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Koro: Âmin.
Tanrı’nın kulu, mutluluk yağı ile yağlanıyor; Baba’nın ve Oğul’un ve Kutsal Ruh’un adıyla: şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Koro: Âmin.
Kişinin göğsüne ve omuzlarına haçın mührünü çizip şöyle der:
Ruhun ve bedenin şifası için.
Sonra kulaklarına:
İmanı duyabilmesi için.
Ve ayaklarına:
Senin yolunda yürüyebilsin diye.
Ve ellerine:
Senin ellerin yarattı ve oluşturdu beni.
    
“Tanrı’nın kulu (isim) Baba’nın (Âmin) ve Oğul’un (Âmin) ve Kutsal Ruh’un (Âmin), adıyla vaftiz ediliyor”.
 Ne mutlu suçları bağışlanmış olanlara ve günahları örtülmüş olanlara (3 kere).
Ne mutlu RAB'bin kötülüklerini saymadığı, Ruhunda hile  bulunmayan insana. Sustuğum sürece Kemiklerim eridi, Gün boyu inlemekten.  Çünkü gece gündüz Elin üzerimde ağırlaştı. Dermanım tükendi yaz sıcağında gibi.  Günahımı açıkladım sana, Suçumu gizlemedim. "RAB'be isyanımı itiraf edeceğim" deyince, Günahımı, suçumu bağışladın. Bu nedenle her sadık kulun Ulaşılır olduğun zaman sana dua etsin. Azgın sular taşsa bile ona erişemez.  Sığınağım sensin, Beni sıkıntıdan korur, Çevremi kurtuluş ilahileriyle kuşatırsın.   Eğiteceğim seni, gideceğin yolu göstereceğim, Öğüt vereceğim sana, Gözüm sendedir.  At ya da katır gibi anlayışsız olmayın; Onları idare etmek için gem ve dizgin gerekir, Yoksa sana yaklaşmazlar.  Kötülerin acısı çoktur, Ama RAB'be güvenenleri O'nun sevgisi kuşatır.  Ey doğru insanlar, sevinç kaynağınız RAB olsun, coşun; Ey yüreği temiz olanlar, Hepiniz sevinç çığlıkları atın!
KRİZMASYON (Kutsal Yağ Sürme) Duası
Kutlusun Sen, ey her şeye gücü yeten Rab Tanrı, iyiliğin kaynağı, biricik Oğlu’nun ve Tanrımızın açıklanışı aracılığıyla, layık olmasak da bizlere Kutsal Vaftizle kutlu arınmayı ve yaşam veren yağlamayla tanrısal kutsanmayı bahşederek karanlıktakiler için kurtuluş ışığını parlatan Doğruluk Güneşi, Sen ki şimdi de bu yeni aydınlanmış kuluna isteyerek ve istemeyerek işlediği günahlarının affını vererek onu su ve Ruh aracılığıyla yeniden yaratmaktan mutluluk duyuyorsun. Bu sebeple, ey herkesin Efendisi ve şefkatli Kralı, ona Senin her şeye gücü yeten ve saygın Ruh armağanının mührünü ve Mesih’inin kutsal bedeni ve değerli kanıyla bir olmayı da bahşet. Onu kutsallığında koru, Ortodoks inançta kuvvetlendir, onu kötü olandan ve onun tüm araçlarından kurtar ve kurtarıcı korkun aracılığıyla onun ruhunu paklıkta ve doğrulukta koru; öyle ki Senin huzurunda her sözde ve eylemde Seni hoşnut edici olarak göksel krallığının çocuğu ve mirasçısı haline gelebilsin.
Çünkü Sen bizim Tanrımızsın, merhamet ve kurtuluş Tanrısı ve Sana yücelik sunarız: Baba’ya ve Oğul’a ve Kutsal Ruh’a; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Koro: Âmin.
Papaz, vaftiz olmuş kişinin alnına, gözlerine, burun deliklerine, ağzına, kulaklarına, göğsüne, ellerine ve ayaklarına kutsanmış yağ sürüp haç işareti çizer:
Kutsal Ruh armağanının Mührü. Âmin.
Papaz, vaftiz edilmiş kişiye yeni bir giysi giydirirken şöyle der:
Tanrı’nın kulu (isim), doğruluk giysisini kuşanıyor; Baba’nın ve Oğul’un ve Kutsal Ruh’un adıyla.
 Koro: Âmin
Işıktan bir giysi bahşettin bana, ey ışığı bir giysi gibi kuşanmış olan, ey en merhametli Mesih Tanrımız.
Sonra, vaftiz edilmiş kişinin boynuna haç takarken şöyle der:
Bir kimse benim ardımdan gelmek isterse kendini inkâr etsin ve çarmıhını alıp beni izlesin.
KORO
Yenilmez Çarmıh silahını suların üzerine kazıyarak Musa, asasıyla önünde düzgün bir çizgi çizdi ve Kızıldeniz’i ikiye böldü, ayakları ıslanmadan yürüyen İsrail için bir yol açarak. Sonra sular üzerinde ikinci bir çizgi çizdi ve onları birleştirdi; Firavunun savaş arabalarını boğarak. Bu sebeple Tanrımız Mesih’e ilahi söyleyelim; çünkü O, yüceltilmiştir.
Harun’un çubuğu bu gizemin bir göstergesidir; çünkü filizlendiğinde kimin kâhin olması gerektiğini gösterdi. Böylece bir zamanlar kurak olan Kilise’de Çarmıhın tahtası şimdi çiçek vermiştir; onu kudret ve azimle doldurarak.
Ey Rab, Senin tasarının gizemini duydum; Senin eserlerini düşündüm ve Tanrılığını yücelttim.
Üzerine Kral ve Rab Mesih’in gerildiği üç kere kutlu Ağaç! İnsanlığı ağaç ile ayartan aldatıcı senin aracılığınla düştü. Ruhlarımıza esenlik bağışlayıp bedeni sayesinde sende çarmıha gerilen Tanrı’nın kurduğu tuzağa yakalandı.
Yunus, kurtarıcı çarmıh acılarını açıkça önceden belirterek ellerini deniz canavarının karnında bir haç şeklinde uzattı. Oradan üç gün sonra çıkarılmış olarak, bedende çarmıha gerilen ve üçüncü günde dirilişiyle dünyayı aydınlatmış olan Tanrımız Mesih’in muhteşem Dirilişini önceden bildirdi.
Tanrı’ya nefret dolu tehditler ve küfürler saçan ahlaksız zorbanın akılsız fermanı, insanların aklını karıştırdı. Yine de ne vahşi hayvanların öfkesi ne de ateşin kükreyişi Üç Çocuğu korkutabildi: ancak alevlerin içinde birlikte durup çiy gibi serinlik getiren rüzgârın esintisiyle ilahi söylediler: “Kutlusun Sen ve her şeyin ötesinde övülmüşsün; ey Tanrımız ve atalarımızın Tanrısı”.
Ey siz sayıca Üçlemeye eşit olan Çocuklar: Baba’yı ve Yaratıcıyı kutlulayın, inip ateşi çiye dönüştürmüş olan Söz’e övgüler söyleyin ve herkese yaşam veren en Kutsal Ruh’u her şeyin ötesinde sonsuza kadar yüceltin.
Ey Tanrı-doğuran, sen sürülmemiş bir tarlayken Mesih’i doğuran mistik Cennetsin. O, Çarmıhın yaşam veren ağacını yeryüzüne dikti. Bu sebeple onun yüceltildiği bu günde, Mesih’e tapıyoruz ve seni ululuyoruz.
Papaz, vaftiz edilmiş kişiyle birlikte elinde mum tutarak vaftiz kurnasının etrafında üç kez döner. Papaz, kurnanın çevresini buhurlarken koro ilahi söyler:

Mesih’te vaftiz olanlarınızın hepsi Mesih’i giyindi. Alliluya. (3 kere)
Baba’ya, Oğul’a ve Kutsal Ruh’a yücelik olsun.
Şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar. Âmin
Mesih’i giyindiniz. Alliluya
Papaz: Kudretle
Koro: Mesih’te vaftiz olanlarınızın hepsi Mesih’i giyindi. Alliluya.
Okuyucu: Rab benim ışığım ve kurtarıcımdır.
Papaz: Dikkat edelim.
Okuyucu: Rab, yaşamımın koruyucusudur.
Papaz: Bilgelik
Okuyucu: Aziz Pavlus’un Romalılara Mektubundan sözler
Papaz: Dikkat edelim.
Mesih İsa'ya vaftiz edilenlerimizin hepsinin O'nun ölümüne vaftiz edildiğini bilmez misiniz? Baba'nın yüceliği sayesinde Mesih nasıl ölümden dirildiyse, biz de yeni bir yaşam sürmek üzere vaftiz yoluyla O'nunla birlikte ölüme gömüldük. Eğer O'nunkine benzer bir ölümde O'nunla birleşmişsek, O'nunkine benzer bir dirilişte de O'nunla birleşeceğiz. Artık günaha kölelik etmeyelim diye, günahlı varlığımızın ortadan kaldırılması için eski yaradılışımızın Mesih'le birlikte çarmıha gerildiğini biliriz. Çünkü ölmüş olan, günahtan özgür kılınmıştır. Mesih'le birlikte ölmüşsek, O'nunla birlikte yaşayacağımıza da inanıyoruz. Çünkü Mesih'in ölümden dirilmiş olup artık ölmeyeceğini, ölümün artık O'nun üzerinde egemenlik sürmeyeceğini biliriz. O'nun ölümü, günaha karşılık ilk ve son ölüm olmuştur. Oysa sürdüğü yaşamı Tanrı için sürmektedir. Siz de böylece kendinizi günah karşısında ölü, Mesih İsa'da Tanrı karşısında diri sayın.
Papaz: Sana esenlik olsun.
Koro: Alliluya, Alliluya, Alliluya
Papaz: Bilgelik. Ayağa kalkalım ve Kutsal İncil’i dinleyelim. Hepinize esenlik olsun.
Koro: Ve sizin ruhunuza
Papaz: Aziz Matta’ya göre İncil’den sözler. Dikkat edelim.
Koro: Yücelik Sana, ey Rab, yücelik Sana.
On bir öğrenci Celile'ye, İsa'nın kendilerine bildirdiği dağa gittiler. İsa'yı gördükleri zaman O'na tapındılar. Ama bazıları kuşku içindeydi. İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: «Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin. Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.»
Koro: Yücelik Sana, ey Rab, yücelik Sana.
Papaz: Hepinize esenlik olsun.
Koro: Ve sizin ruhunuza
Papaz: Başlarımızı Rabbin önünde eğelim.
Koro: Sana, ya Rab.
Papaz: Rabbe dua edelim.
Koro: Rab, merhamet eyle.
Yıkanışın ilk duası
Papaz: Bu kuluna vaftiz aracılığıyla günahlarının affını veren ve ona yeni bir yaşam bahşeden Sen, ey Rab ve Efendi, yüzünün ışığının her zaman onun kalbinde parlamasından hoşnut ol; düşmanların tasarılarına karşı onun imanının kalkanını koru; onu giymiş olduğu çürümezlik giysisinde lekesiz ve bozulmamış halde koru; kayranla onun içindeki ruhsal mührü kırılmamış şekilde koru ve ona ve bizlere şefkatinin çokluğu uyarınca merhamet et.
Çünkü kutludur ve yücedir Senin en saygın ve görkemli ismin: Baba’nın ve Oğul’un ve Kutsal Ruh’un; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Koro: Âmin.
Papaz: Rabbe dua edelim.
Koro: Rab, merhamet eyle.
Yıkanışın ikinci duası
Papaz: Ey Efendi ve Rab, vaftiz edilenlere vaftiz kurnası aracılığıyla göksel görkemi bahşeden bu yeni aydınlanmış kuluna isteyerek ve istemeyerek işlediği günahlarının affını vererek onu su ve Ruh sayesinde yeniden yaratan Sen Tanrımız, kudretli elini onun üzerine koy ve onu iyiliğinin gücünde koru. Onun iman vaadini güvenli bir yerde sakla ve onu sonsuz yaşama ve Senin hoşnutluğuna layık kıl.
Çünkü Sen bizim kutsanmamızsın ve Sana yücelik sunarız: Baba’ya ve Oğul’a ve Kutsal Ruh’a; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Koro: Âmin.
Papaz: Hepinize esenlik olsun.
Koro: Ve sizin ruhunuza
Papaz: Başlarımızı Rabbin önünde eğelim.
Koro: Sana, ya Rab.
Papaz: Rabbe dua edelim.
Koro: Rab, merhamet eyle.
Yıkanışın üçüncü duası
Papaz: Ey Tanrımız Mesih, Seni giyinmiş olan, bizimle birlikte başını Sana eğiyor: Sen onu koru ki ona ve bizlere boşuna düşmanlık besleyenlere karşı yenilmez bir asker olarak kalabilsin ve çürüme bilmez tacınla hepimizi sonsuza kadar zafer kazanmış ilan et.
Çünkü Sensin merhamet gösteren ve kurtaran ve Sana yücelik sunarız: sonsuz Baban ve Senin tamamen kutsal, iyi ve yaşam veren Ruhun ile birlikte; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar. Âmin.
Papaz, keten bezin ucunu temiz suya daldırıp ıslatarak vaftiz olmuş kişinin yüzüne su serper ve şöyle der:
Sen aklandın, sen aydınlandın.
Yeni bir sünger veya ham pamuk alıp vaftiz edilmiş kişinin yüzünü, başını ve göğsünü silerek şöyle der:
Vaftiz edildin, aydınlandın, kutsal yağla yağlandın, kutsal kılındın ve suyla yıkanıp temizlendin; Baba’nın ve Oğul’un ve Kutsal Ruh’un adıyla: şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Saçın tıraş edilme duası
Papaz: Rabbe dua edelim.
Koro: Rab, merhamet eyle.
Papaz: Ey Efendi ve Rab; insanı, akılla donanmış ruhu ve güzel bir bedeni içerir şekilde oluşturarak ve böylece sanki bedenin akılla donatılmış ruha yardımcı olmasını isteyerek insanı Kendi suretinle onurlandıran Sensin. Çünkü Sen onun başını yükseğe koydun ve orada birbirine engel olmayan çok sayıda duyu oluşturdun: başı, rüzgârların değişiminden zarar görmesin diye saçla taçlandırdın ve bedenin her bir üyesini hizmet görsün diye yerleştirdin; öyle ki insan muhteşem bir sanatçı olan Sana her şeyiyle şükredebilsin. Kendin seçtiğin Elçi Pavlus aracılığıyla bizlere her şeyi Senin yüceliğin için yapmamızı emreden Sen, ey Efendi, şu anda başından kesilmiş saçıyla ilk ürününü Sana sunmak için yaklaşan bu kulunu (isim) kutsa (+). Onun vaftiz annesini/babasını da kutsa; her zaman Senin yasanı derinden düşünmelerini ve Seni hoşnut eden şeyleri yapmalarını bahşet.
Çünkü Sen merhametli bir Tanrısın ve insanlığı seversin ve Sana yücelik sunarız: Baba’ya ve Oğul’a ve Kutsal Ruh’a; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Koro: Âmin.
Papaz: Hepinize esenlik olsun.
Koro: Ve sizin ruhunuza
Papaz: Başlarımızı Rabbin önünde eğelim.
Koro: Sana, ya Rab.
Papaz: Rabbe dua edelim.
 Koro: Rab, merhamet eyle.
Papaz, vaftiz olmuş kişinin başı üzerine elini koyar ve şöyle dua eder:
Ey Rab, Sana inananları iyiliğinle ve vaftiz kurnası aracılığıyla kutsayan Tanrımız, buradaki bu kişiyi (çocuğu) kutsa ve Senin kutsaman onun başı üzerine gelsin. Peygamberin Samuel aracılığıyla Davut’u kutsadığın gibi, kulun (isim) başını da günahkâr olmama rağmen benim elim aracılığıyla kutsa ve ona Kutsal Ruhunu indir; öyle ki yaşça ilerledikçe ve yaşlılıkta beyaz saçlara sahip olunca Yeruşalim’in iyi şeylerini yaşamının tüm günlerinde görüp Sana yücelik sunabilsin.
Çünkü Sana yaraşır tüm yücelik, onur ve tapınma: Baba’ya ve Oğul’a ve Kutsal Ruh’a; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Koro: Âmin.
Vaftiz edilmiş kişinin başından bir tutam saçı haç şeklinde kesip şöyle der:
Tanrı’nın kulunun (isim) başındaki saçtan kesiliyor: Baba’nın ve Oğul’un ve Kutsal Ruh’un adıyla: şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Koro: Âmin.
Papaz: Bize merhamet et, ey Tanrı, yüce merhametin uyarınca; Sana yalvarıyoruz, bizi duy ve bize merhamet eyle.
Koro: Rab, merhamet eyle.
Yine Tanrı’nın kulları, yeni aydınlanmış olan (isim), vaftiz anne/babası ve buradaki herkes için merhamet, yaşam, esenlik, sağlık ve kurtuluş dileyerek dua edelim.  
Çünkü Sen merhametli bir Tanrısın ve insanlığı seversin ve Sana yücelik sunarız: Baba’ya ve Oğul’a ve Kutsal Ruh’a; şimdi ve her zaman ve sonsuza kadar.
Koro: Âmin.
Papaz: Yücelikler Sana, Tanrımız, yücelikler Sana.
Kurtuluşumuz için alçakgönüllülük gösterip Ürdün Nehri’nde Yuhanna tarafından vaftiz edilmiş olan gerçek Tanrımız Mesih; pek kutsal Annesinin, yüce Peygamber ve Yol Hazırlayıcı Vaftizci Yuhanna’nın, kutsal ve şerefli Elçilerinin ve tüm azizlerinin duaları sayesinde bize acısın ve bizi kurtarsın; çünkü iyidir ve merhametlidir.
Kutsal babalarımızın duaları sayesinde Tanrımız Rab İsus Mesih bize acısın ve bizi kurtarsın. 
Koro: Âmin.
Kinonia
Tanrı’nın kulu (isim); Tanrımız, Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in Değerli Bedenine ve Kanına paydaş oluyor. Âmin.
Vaftiz edilmiş kişi küçük çocuksa, papaz onu kollarına alır ve annesine verirken şöyle der:
Al, ey anne; vaftiz edilmiş, kutsal yağla yağlanmış ve kutsal kılınmış çocuğunu ki bunlara göklerdeki melekler ve yeryüzündeki insanlar tanık olmuştur.
Ve mumu alıp onu çocuğun babasına (veya vaftiz edilmiş kişi yetişkinse ona) vererek şöyle der:
Işığınız insanların önünde öyle parlasın ki tüm iyi işlerinizi görüp göklerde olan Babanızı yüceltsinler.